Dr. Hüseyin ŞAHİN –Psikolog/EğitimciYazar
“Krizler genellikle sinyallerini önceden verirler”.
Bilindiği üzere ilk olarak Çin’in, Hube eyaletinin yönetim merkezi ve en büyük şehri olan Wuhan şehrinde görülen ve kısa sürede tüm dünya ülkelerine yayılan Koronavirüs , yani Covid-19’u DSÖ 11 Mart 2020 tarihinde dünya geneli için pandemik(salgın) bir hastalık olarak ilan ettikten sonra çok hızlı bir şekilde dünyaya yayılmaya başlamıştır. Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı bu salgın, ikinci dünya savaşından bu yana yaşanan en ciddi küresel krizdir. Bu krizin her geçen gün daha da çok derinleştiğine dair haber, yorum ve değerlendirmelerin başta tv, internet sosyal medya olmak üzere tüm dijital iletişim mecraları ve haber kaynakları tarafından gece gündüz kesintisiz bir şekilde canlı olarak etkileyici görsellerle de desteklenereksunulması, milyarlarca insanın yaşadığı panik, korku, endişe, kaygı ve çaresizliği daha da arttırmakta, yaşanan travmaları daha da derinleştirmekte, insanların akıl ve ruh sağlıklarını ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Aynı şeylerin her dakika tekrarlanması, yaşanan salgın durumuna ilişkin gelişmelerin facialaştırılarak sunulması;eksik, yalan, yanlış bilgilerin bilimsel gerçeklermiş gibi anlatılması ve sürekli olarak ölüm istatistiklerinin grafikler halinde servis edilmesi, insanları karamsarlığa, çaresizliğe ve umutsuzluğa sürüklemekten başka bir sonuç doğurmaz.
Bugün dünyamızın içinde bulunduğu bu kaotik ortamda insanlara umutlu olmaları gerektiğinin ve çaresiz olmadıklarının fark ettirilmesi oldukça önemlidir.
Yapabileceğimiz ve başarabileceğimiz şeylerin neler olduğunu öğrenmek, asla çaresiz olmadığımıza inanmak, yaşanan bu sıkıntılı günlerin mutlaka yakın bir gelecekte geride kalacağının bilimsel bir doğru olduğunu bilmek, bizleri psikolojik olarak da güçlendirecektir. Zaten herhangi bir kriz anında olduğu gibi bugün yaşadığımız bu küresel salgın olayı ile de başa çıkabilmemiz ancak ve ancak psikolojik olarak da daha dayanıklı olmamız ile mümkündür.
Psikolojik sağlamlığımızı korumamız ve arttırmamız için de bu zor yaşam olayına ilişkin olarak doğru ve güvenilir kaynakların açıklamaları ve verdikleri bilgileri esas almak, bunların dışındaki hiçbir bilgi ve kaynağı takip etmemek ve dikkate almamak çok önemlidir. Ayrıca, yine güvenilir, yetkili kurum ve kişilerin almamızı önerdikleri tedbirleri öğrenmek, uygulamak, aile üyelerimiz ile yakın çevremizdekilerin de bu tedbirlere göre hareket etmelerini sağlamaya çalışmak da duygusal olarak bizleri güçlendirecek, yaşama motivasyonumuzu ve umudumuzu arttıracaktır. Bu günlerde tam da böyle bir motivasyona ihtiyacımız vardır.
Unutmayalım ki, tüm dünyayı etkisi altına alan bu salgın bizim seçimimiz değildir. Fakat bu süreci nasıl yaşayacağımız ve bu salgın olayı ile nasıl baş edeceğimiz bizim seçimimizdir.
Ve “endişe edip, umutsuz ve karamsar olma. Çünkü istesende, istemesen de bu zor zamanlar mutlaka sona erecektir. Yeter ki tedbirlere uy, psikolojik sağlamlığını koru ve dilinden duayı, yüreğinden de umudu eksik etme”
Zaten bir Müslüman için tedbiri elden bırakmaması çok önemli bir prensiptir. Nitekim bir Kur’an’ın bir ayetinde Allah bizlere şöyle hitap etmektedir: “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”(Bakara-195)
Bilinmelidir ki başımıza gelebilecek musibetler ve karşı karşıya kalacağımız sıkıntılar çoğunlukla kendi ihmal ve tedbirsizliklerimizin bir sonucudur.